Ne Olduğumu Bilmiyorum !


Kürt'e soruyorum çok acı çektik diyor, Türk'e soruyorum vatanımız bölünsün istemiyorum diyor.

Merak ediyorum hiç gitmediğin bir toprak parçasının adının değişmesi, vatanım dediğin toprağın dışında kalması ne kadar önemlidir? Çok önemli de olabilir, önemsiz de, tabi resmin geneline bakıldığında. Biz batıdakiler, kaç kez Diyarbakır'a gittik? Gitmedik, o nedenle Diyarbakır diyoruz hala Amed'e. Demokrasiyi çok severiz biz batılılar. Çoğunluğun herkes için söz sahibi olmasını hedefleyen yönetim sisteminin içini bir güzel boşaltırız. Demokrasinin tanımına baktığımızda çoğunluğun yönetimi, azınlık haklarını güvenceye alan yönetim, fakirin yönetimi, sosyal eşitsizliği yok etmeye çabalayan yönetim, fırsat eşitliği sağlamaya çalışan yönetim, kamu hizmetinde bulunmak için halkın desteğine dayanan yönetim gibi cümleler görürüz. Birazı tanıdık, birazı maksadına uygunsuz belki ama demokrasiyleyiz işte yıllardır. Sonuç olarak çoğunluk vicdanlıysa demokrasi iyi işler ama sanırım vicdan konusunda ciddi problemlerimiz var bizim hala. Doğudaki demokrasi daha bir gelgitli, arada bir bile olsa uğramadığı yerler var. E öyle olunca kendi demokrasilerini sağlıyor olabilirler mi? Kendi sosyal yapılarına uygun hizmet isteyebilirler mi? Olabilir. Doğuya hiç gitmemiş  yada tatil niyetiyle kapalı tur otobüsleri ile tarihi yerleri gezmiş olanlar bile fark etmiş, görüşmüş olabilir. Gözlemi kuvvetli olanlardan şu cümleleri duyabilirsiniz hatta; ''orası zaten başka bir ülke gibi, biz yabancı turist gibiydik'' Bir kere gördüyse bir batılı doğuyu, işi düşmezse zaten bir daha gitmez. Bu izlenim ile dönüp devletinin sağladığı sosyal haklardan yararlanmaya devam eder. Ne ne kadar haktır, kim hak eder kim hak etmez tabi ki batıda devlet karar verir, yani batılı da çok mutlu mesut yaşayamayabilir. Bölünmeden bölük pörçük olmuşuzdur özetle. İsteyen istediği gibi yaşasa ne olur? Kağıt üstündeki vatan sınırlarının genişliği yaşam hakkından, özgürlükten, barıştan, eşitlikten önemli olsa gerek ki bu haldeyiz.

Kürt'e lafım; kızma, dur biraz, biraz daha sabret, daha çok sev Türk'ü, sevgi ve umut olmadan yaşanmaz, hem daha çok yaşarız.
Türk'e lafım; sen kız, 30 yıldır inandırıldığın yalanların hesabını sormak için kız, sabretme artık, dur de yalanlara, savaş çığırtganlığına. Empati kur, Almanya'daki Türk gibi yabancı görülmenin ne demek olduğunu almancı akrabalarına bir sor, kendi toprağında almancı olmak nasıldır düşün üstüne. Sen de daha çok sev ve umutlan barış için ki daha çok yaşayalım.

Bu durumda ben ne olduğumu bilemiyorum, melez miyim acaba? Resmi kayıtlar beni ilgilendirmiyor zaten. Sonra ne önemi var diyorum, insanım ya! 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Benim, Küçük, Tatlı Ekspedisyonum LİKYA

Seksomanyak

Kızıl Güneş Bayramı