Kayıtlar

Arif Olan Anlar

Resim
Ankara'da anneannemdeyim. Çok sakin içerisi, dışarısı. Cennet teyze bizde, anneannemin neredeyse 50 yıllık komşusu. Kulakları pek duymuyor ama hergün kendisi daha genç ve yürüyebilir olduğundan ziyaret ediyor anneannemi. Az işittikleri halde anlaşabilen bu iki kadının sohbetine ayak uydurmak çok zor çünkü duymaz uydurur kısmında zorlanıyorum muhabbete hep Fransız kalıyorum :) Bu nedenle sağı solu karıştırıyorum evde ara ara. Şimdi de bu haftaki Karma Yoga dersim için seri hazırlamaya oturmuş ve  kağıdın altına koymalık kitap aranırken üst üste iki kitap gözüme ilişiyor. Birisi "Abdest, Gusül ve Namaz Öğreniyorum" , diğeri ise "Cem Siyaset ve Kültür Dergisi" 3 aylık yayını. Bir din iki mezhep ve bambaşka kültürler. Ailem alevi ve dindar olmasalarda Bektaşi kültürü ile var olma çabaları hep sürmüş. Ama bazen toplumsal baskılar bazen de ibadet etme, normalleşme arzusu ile Sünni mezhebi ile harmanlamışlar hayatlarını, camiye gitmişler, hatim indirmişler... Ne

Geldim

Resim
Giderken bu bloğu dondurmuş ve bir süre buralarda olmayacağım demiştim. Kendime de git Eda  oradayken tüm maceralarını yazarsın, anılar, yol notları, hisler... Gittim. Önceleri olmadı, zaman yoktu, tutunma telaşı, sonrasında da artık yazma istediğim gitmişti. Dönünce yazarsın sakin kafayla, demiştim o zaman da. Döndüm 2017 Ağustos'unda ve yine dedim ki her şey yoluna girince yazarsın hele bir başla burada yeniden. Sonuç yazamadım çünkü o kadar yoluna girmedi :) Vaktim olduğunda bile bir şey beni tuttu, yazmak istememekti sanırım. Yazmadım. Soran oldu, bahanemlerim vardı ama asıl içimden gelmiyordu. Eski maillerde bir şey ararken Yoga Eğitmenliği için Arzu ve Yelina'ya yazdığım ön niyet mektubumu buldum bugün. Paylaşmak, 3   seneden sonra bu bloğa bir şeyler yazmak geldi içimdem. O kadar.  ''Senin de bildiğin gibi ve hepimiz gibi hem yolumu arıyorum hem de yoldayım şükür, hem de ne yol son zamanlarda :) Ve kafamda bazı düşünceler, son 2-3 yıldır çok hızlı koşar, yer

Kot İki Yazıları

Resim
Doğarken bize bahşedilenle dikte edilen hayatı doğru harmanlayabilsek, yahut sadece  bahşedileni yaşayabilecek kadar özgür kalabilsek, büyük arayışlarımız, varlığına anlam katma  çabalarıyla heba olduğunu zanneden egoist yaşamlarımız olmazdı. Attığın her adımın, fark etmeksizin senin, organik çevrenin ve binlerce kilometre uzakta uçan bir kuşun hayatını değiştirebildiğini hatırla.  En büyük mucizesin oysa sen, doğansın! Türünün abartısıyla doğumana bazen 40 gün 40 gece sevinilensin. Sana bahşedilmiş toprakları, insanları, hayatı anlayamadan bulunduğun aile ve toplum tezahürleri ile evrilmen çok olası, hatta şehirlerin, düzenin, çok modern fakat bir o kadar yaşlı hayatın normlarına uymaya başladın bile. Doğduğun ailenin senin için en iyi istemesi kadar şevkat yüklü ve seni bahşedilenden uzaklaştırıcı bir ritüeldesin artık. Bu yazının devamında aile, çevresel etkenler, toplum ve benzeri tüm unsurlara aile diyerek devam etmek istiyorum. Aile büyürken sana etik ve tecrübesel v

Ne Olduğumu Bilmiyorum !

Resim
Kürt'e soruyorum çok acı çektik diyor, Türk'e soruyorum vatanımız bölünsün istemiyorum diyor. Merak ediyorum hiç gitmediğin bir toprak parçasının adının değişmesi, vatanım dediğin toprağın dışında kalması ne kadar önemlidir? Çok önemli de olabilir, önemsiz de, tabi resmin geneline bakıldığında. Biz batıdakiler, kaç kez Diyarbakır'a gittik? Gitmedik, o nedenle Diyarbakır diyoruz hala Amed'e. Demokrasiyi çok severiz biz batılılar. Çoğunluğun herkes için söz sahibi olmasını hedefleyen yönetim sisteminin içini bir güzel boşaltırız. Demokrasinin tanımına baktığımızda çoğunluğun yönetimi, azınlık haklarını güvenceye alan yönetim, fakirin yönetimi, sosyal eşitsizliği yok etmeye çabalayan yönetim, fırsat eşitliği sağlamaya çalışan yönetim, kamu hizmetinde bulunmak için halkın desteğine dayanan yönetim gibi cümleler görürüz. Birazı tanıdık, birazı maksadına uygunsuz belki ama demokrasiyleyiz işte yıllardır. Sonuç olarak çoğunluk vicdanlıysa demokrasi iyi işler ama sanır

Ta Ki Kısa Çöz Uzun Çöpten Hakkını Alıncaya Dek !

Resim
İyi değil iz, iyi olamıyoruz, iyi olmayacağız ! Çok canımız yanıyor. Biliyoruz ki yaşayanlar bir gün ölür, Ağaçlarla, balıklarla, kuşlarla...  Canlarımızı, yoldaşlarımızı, sevgililerimizi katlettiler, failleri ellerini kollarını sallaya sallaya geziyor, deri koltuklarında oturuyor, “ama” ile başlayan cümleler kuruyor. Evet biliyoruz ki her canlı ölecek ama bu türlüsünü kaldırmıyor yüreğimiz. Daha yaşanılası bir dünya için çıktıkları yolda; gerici, Amerikancı, AKP’nin desteklediği paramiliter bir gizli servis aracı tarafından katledildiler. Hiç bir canlı böyle bir ölümü haketmiyor. Hele ki bizim Asi çocuklarımız.. Sosyalist, komünist ve anarşistleri katledenler her zaman burjuvazi ve emperyalizm oldu. Franco en az Pinochet kadar aşağılık ve Pinochet de en az Işid kadar gözü dönmüş bir canavardı. Katilin adı değişiyor ama karakteri değişmiyor. Her zaman etnisiteyi besliyorlardı. Her zaman mezhepcilerdi, seksistlerdi, her zaman türcüydüler. Hep ırkçıydılar, hep kat

Akıl-Fikir-Yetenek Sahibi Müzisyen: Julian Casablancas

Resim
Geçen yıl yayınlanan son albüm “Tyranny” de yer alan  Human Sadness ‘ın 13 dakika süren ve adeta bir kısa film görünümünde olan müzik videosu, Mevlana’nın “Doğru ve yanlış tüm kavramların ötesinde bir yer var. Seninle orada buluşacağım” sözüyle başlıyor... The Strokes grubunun ara vermesiyle yoluna Julian Casablancas+The Voidz ile devam eden yetenekli şarkıcı, deneysel ve politik tavrıyla ilgi çekiyor.  Julian Casablancas  adlı web sitesinde tarz ve tavrını açıkça hissettiren şarkıcı global kapitalizm hakkında pek çok mecrada fikirlerini beyan etmekten çekinmiyor. Şimdi ise adını taşıyan web sitesinde 2 yeni başlık açarak, Politics bölümünde  Martin Luther King Jr., Howard Zinn, Noam Chomsky  gibi isimlerin çalışmalarını yorumluyor ve şu sözlerle  de tartışma ortamı yaratmak istemediğini ekliyor:  “Görüşünüz ne olursa olsun, bu bilgilerin dünyayı daha iyi anlamak konusunda yararlı olduğunu düşünüyoruz. Eğer sizin fikirlerine uygun değilse problem etmeyin, biz sadece burada

İnsan Mutlu Olmak İster, Bu Yüzden Berbat Haldedir.

Resim
Orta seviye bir Yahudi yün tüccarının, kırk yaşındayken, kendisinden yirmi yaş küçük bir kadınla yaptığı ikinci evliliğinden dünyaya geldi. Ekonomik bunalımdan dolayı ailesi  Viyana 'ya yerleşmek zorunda kaldıklarında, Freud henüz 4 yaşındaydı. Lisede   Latince ,   Fransızca   ve   İngilizce   öğrenirken kendi çabalarıyla da   İbranice ,   İspanyolca   ve   İtalyanca   öğrendi. Başarılı bir öğrenciydi. Başlangıçta istemediği halde   Goethe 'nın yapıtlarından etkilenerek   tıp   okumaya karar verdi.  Üniversite yıllarında Yahudi düşmanlığıyla karşılaştı, okuldaki arkadaş çevresinden dışlandı. 1881'de tıp öğrenimini bitirdi. 1883'te dönemin ünlü beyin anatomisi ve   nöropatoloji  uzmanı Dr. Theodor Meynert'in yönetiminde psikiyatri kliniğinde asistan olarak çalışmaya başladı. 1884'te kokain üzerine bir inceleme yapmakla görevlendirildi. 1884'te kokainin analjezik özelliklerini keşfetti, anestezik niteliklerini ise sezinledi. ( Yaşamım ve Psika