Kayıtlar

Şubat, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gündem'den

Resim
Ses kayıtlarında 'Başçalan’ faslı Bugün (24 Şubat) 16.00 civarında açılan “Başçalan” adlı yeni bir Twitter hesabının 19.00 sularında paylaştığı ses kaydı ile Cemaat-AKP kavgası görünümünde ilerleyen operasyonda yeni bir safhaya girildi. Artık hedef doğrudan Tayyip Erdoğan. Kim tarafından yayımlandığı ya da doğruluğu/yanlışlığı meçhul olan ses kaydı, bundan önceki kayıtlarda olduğu gibi profesyonelce hazırlanmış ve görüntü yerine de tapeler yerleştirilmiş. Youtube’daki videoda baba oğul Erdoğanlara ait olduğu iddia edilen görüşme, “Başbakan’ın 17 Aralık günü rüşvet paralarını kurtarma çabaları” diye sunuluyor. “17 Aralık sabahı Ankara’da bulunan Başbakan R.Tayyip Erdoğan, Büyük Yolsuzluk Operasyonu’nun ilk dalgasını haber alır almaz korku ve paniğe kapılır. Bu korku ve paniğin sebebi; nakit olarak farklı aile fertlerine ait adreslerde sakladığı (5 ayrı adres tespit edilmiştir) ihaleler karşılığında işadamlarından topladığı rüşvetlerdir” denilen sunuş yazısında söz

Dağların Festivali Başlıyor!

Resim
Bu yıl “Doğaya Dokun!” temasıyla yola çıkan 9. Dağ Filmleri Festivali, 25 Şubat - 02 Mart 2013 tarihlerinde; doğa, keşif, macera ve belgesel sinema tutkunlarıyla yeniden buluşuyor. Dağ Kültürü Derneği ve Mineral Event işbirliğinde ki  festivalde ödül rekortmeni filmlerin yanı sıra macera ile adrenalin dolu toplam 47 film bizlerle olacak. 2014 seçkisi; “Dünyadan”, “Keşif Ruhu”, “Doğa - Çevre - İnsan”, “Su Dünyası”, “Bisiklet” ve “Kayak” olmak üzere, 6 tema başlığı altında toplanıyor. Seçkide; rafting, dalış, dağcılık, kaya tırmanışı, base jump, kayak, dağ bisikleti gibi doğa sporlarının yanı sıra, çevre ve doğa belgeselleriyle gezi, keşif ve insan hikayeleri de yer alıyor. Festivalden haberleri vermeye çalışacağız fakat şimdilik Fransız Kültür Merkezinde yada Aynalı Geçit'te 26 Şubat 13:00'te görüşmek dileğiyle diyoruz. Program detayına www.dagfilmfest.org/Sayfa/406/Istanbul dan ulaşabilirsiniz. Bu arada Messner ve Habeler abimize saygılar...

Direnişe Devam Ama Sziget Kaçmaz

Resim
Yaz gelecek şenleneceğim nidaları ile baharı karşıladım. Kış mevsiminin ve yoğun çalışılan ayların acısını güzel tatil planları, eğlenceli yaz akşamları ve Sziget Festivali ile çıkartacaktım. Tabi bunlardan sizleri de haberdar edecektim. Olmadı, bir çoğunu yapamadım, yapamadık. Temmuzun şu son günlerinde, güneş daha yeni tenime değdi, ayaklarımı ilk defa suya soktum, parmakla sayılacak kadar az, huzurlu yaz akşamı geçirdim. Bu yaz değişik bir şey yaptım, diğer aydınlık ve özgür bireyler gibi, direndim! Kimine göre az kimine göre çok fakat ilk kez, gerçekten sesimi çıkardım yapılan haksızlıklara karşı, bireysel taleplerimle birlikte hepimizin özgürlüğü için sokaklardaydım. Biraz yorgun, biraz kaygılı, biraz korkmuş, biraz hüzünlü ama çokça heyecanlı, umutlu ve güleç anlar yaşadım. Bazen hepsini birden hissettim!   Gezi  direnişinin bir parçası olmaktan gurur duysam da, tatil yapmak, hele de çok ama çok eğleneceğime emin olduğum, aylar öncesinden planladığım  Sziget Festival  tari

Festivallerde Çadır Kaybetmeye Son!

Resim
Hani dev alışveriş merkezlerine gidersiniz ve otoparkta bir türlü arabanızı bulamazsınız ya işte öyledir devasa festival alanlarında çadır aramak. Festivallerde ağırlıklı olarak gazoz tüketilmediğini de göz önünde bulundurursak, çadır aramanın oldukça eziyetli bir işe dönüştüğünü kendi adıma itiraf edebilirim. Özelikle son on yılda ülkemizde de oldukça yaygınlaşan kamplı festivaller sayesinde, doğa sporları ile uğraşan uğraşmayan tüm festival severlerin evlerinde artık bir adet çadır mutlaka bulunuyor. Kimisi işin ucuzuna kaçıyor, büyük marketlerden tek kullanımlık poşet denebilecek çadırları alıyor ve güneşli bir festival olması için dua ediyor. Kimisi zamanında doğa sporları ile uğraşmış ve elini eteğini çekmiş, üç mevsim, dört mevsim dağ çadırlarını kapıp geliyor. Birde konformist, yeni nesil festivalciler var, onlarda paraya kıyıp, yağmur çamur fark etmeksizin çadırını festivalin en güzel yerine kuruyor. Market çadırları ise köşelerde yada arkalarda bu arada tabi. Anlaşılacağ

Kan ve Tarantino

Resim
1990′ların başında doğrusal olmayan öykü akışını, kanlı şiddet sahnelerini cesurca kullanmasıyla dikkat çeken Tarantino, ilk çıkışını kana bulanmış bir soygun filmi olan Rezervuar Köpekleri (Reservoir Dogs – 1992) ile yaptı ve Amerikan film klişelerine yeni bir soluk getirdi. Bir çoklarımız için klasikler arasına giren Ucuz Roman (Pulp Fiction) 1994 Cannes Film Festivalinde Altın Palmiye ödülünü kazandı. Steven Soderbergh’in Altın Palmiye ödüllü “Seks, Video ve Yalanlar” ve Michael Moore’un “Roger and Me” filmleriyle birlikte bağımsız sinema endüstrisine yeni bir soluk getiren bu film, bağımsız filmlerin de gişe başarısı kazanabileceğini gösterdi. Karmaşık kurguya sahip, acımasız nüktesi olan bir film tabi ki şiddet içeriyordu ve Tarantino’ya en iyi özgün senaryo Oscar’ını kazandırdı. Sonraki yıllarda sinema sektörünün dahi ama bir okadar da kanlı çocuğu olarak anılmaya başlayan Tarantino’nun olayı korku filmi çekmeden de şiddet sınırlarını zorlayabilmesiydi. Sadece Çekmiyor

I Love to Love

Resim
Benim bir dinim varsa eğer, o da doğadır. ''Neresi benim kilisem olabilir, ibadetim nasıl olabilir” diye geçiriyordum içimden. Bir buzula tırmandım, dizlerimin üstüne attım kendimi ve ağzıma bir parça kar alıp erisin diye bekledim. Björk